Kısaca söylemek gerekirse, altın günü bir grup insanın (geleneksel olarak kadınların, ancak erkeklerin de katılabildiği) düzenli aralıklarla bir araya gelerek hem sosyalleştiği hem de maddi olarak birbirine destek olduğu bir dayanışma ve tasarruf etkinliğidir. Bu buluşmalarda her katılımcı, ev sahibi olan kişiye daha önce kararlaştırılmış bir miktarda altın veya denk gelen nakit para takdim eder. Böylece her toplantıda toplanan altınlar sırayla bir üyeye verilerek bir nevi dönüşümlü birikim sandığı oluşturulur.
Bu yazıda, altın gününün klasik formunu, Türkiye’deki ve dünyadaki örneklerini, modern ve dijital uyarlamalarını, ekonomik-sosyal etkilerini ve uygulama detaylarını derinlemesine inceleyeceğiz.
Altın Gününün Kökeni ve Amacı
Altın günü, Türkiye’de özellikle 20. yüzyıl ortalarından itibaren şehirleşmenin hız kazanmasıyla popülerlik kazanan bir gelenektir. İlk örnekleri üst ve orta sınıf kadınların “kabul günü” adıyla evde misafir ağırladığı toplantılara dayanır. Zamanla bu uygulama işçi ve dar gelirli kesimlere de yayılarak eğlenme, sosyalleşme ve para biriktirme işlevlerini bir araya getiren bir sisteme evrilmiştir. Özellikle ev hanımları için, eve kapanmanın ötesinde bir sosyalleşme imkânı ve aynı zamanda faizsiz kredi işlevi gören bir dayanışma mekanizması haline gelmiştir.
Altın gününün temel amacı, toplu tasarruf ve yardımlaşma yoluyla her katılımcının sırayla daha önceden belirlenen bir meblağ almasını sağlamaktır. Bankalardan kredi almakta zorlanan, çalışmayan veya aile bütçesinde sıkışıklık yaşayan kişiler için altın günü adeta bir can suyu olabilir. Örneğin; bir araba almak, ev tadilatı yapmak, çocukların okul masraflarını karşılamak ya da borç ödemek gibi durumlarda altın gününden elde edilen toplu para çok işe yarar. Üstelik bu sistem faiz içermez ve katılımcılar birbirlerine borç vermek yerine karşılıklı birikim yapmış olurlar. İslami hassasiyetleri olanlar için de altın günü, faizsiz bir finansman yöntemi olarak görüldüğünden tercih sebebi olabilir.(Bkz: Altın Günü Caiz mi?)
Altın Günü Nasıl Yapılır?
Klasik altın günü, genellikle yakın arkadaşlar, akrabalar, komşular veya iş arkadaşlarından oluşan bir grubun ayda bir ya da belirlenen farklı zaman aralıklarında toplanmasıyla gerçekleşir. Öncelikle yeterli sayıda katılımcı (örneğin 10-15 kişi) belirlenir ve herkesin güvenilir olması esastır. Grubun tüm üyeleri sırayla ev sahibi olacağı için, başlangıçta kimin ne zaman ev sahibi olacağı kararlaştırılır. Bu sıralama bazen kura çekilerek belirlenir, bazen de grup kendi arasında anlaşır. Eğer gruptan birinin paraya acil ihtiyacı varsa, diğerlerinin rızasıyla ilk ev sahibi olma talebinde bulunabilir ve öne alınabilir. Her buluşmada misafirler ev sahibine önceden kararlaştırılan miktarda altın (veya günün kararlaştırdığı standart ne ise) getirip verir. Örneğin 12 kişilik bir grupta her toplantıda ev sahibi 11 adet çeyrek altın toplayacaktır; böylece döngü tamamlandığında herkes bir kez ev sahibi olup aynı miktarda altına kavuşmuş olur.

Bir altın günü buluşmasında, ev sahibi olan kişi misafirlerine özenle hazırlanmış çeşitli ikramlar sunar. Bu ikramlar arasında sarma, kısır, börek, poğaça, kek, kurabiye, salata gibi Türk mutfağının klasik ev yapımı lezzetleri bulunur. Ev sahibi adeta küçük bir ziyafet hazırlar; misafirler de hem bu ikramların tadını çıkarır hem de tariflerini birbirleriyle paylaşır. Nitekim altın günlerinin kültüründe “Tarifini versene hayatım, çok güzel olmuş” cümlesi klişe haline gelmiştir ve her ev sahibi kendine özgü bir tarifle anılır (örneğin “Şengül’ün Kolay Su Böreği” gibi). Çay ve kahve eşliğinde koyu sohbetler edilir, dedikodular yapılır, aile ve mahalle haberleri paylaşılır. Çocuklar genelde ortalıkta koşturur veya kendi hâllerinde oynar; hatta bu buluşmaların çocukların hafızasında genellikle bol yiyecek ve eğlenceyle anıldığı söylenir. Ortam oldukça samimi ve neşeli olur, çoğu zaman müzik açılıp birlikte göbek atılarak (oyun havaları eşliğinde dans edilerek) eğlence doruğa çıkar.
Toplanan altınlar veya paralar ev sahibi tarafından teslim alınır ve genellikle hemen güvenceye alınır (örneğin bir kasa veya kilitli çekmece). Altın gününün sonunda herkes bir sonraki buluşmanın kimin evinde, hangi tarihte olacağını teyit eder. Döngü son ev sahibinin altınlarını almasıyla tamamlanır ve grup isterse yeniden başlayabilir ya da sonlandırabilir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli kural, herkesin taahhüdüne sadık kalması ve sırası gelmeyenlerin de düzenli olarak payını ödemeye devam etmesidir. Zira sistem tamamen karşılıklı güvene dayanır; herhangi bir üye yükümlülüğünü yerine getirmezse (örneğin altınını getirmezse veya erken ayrılırsa) diğerleri zarara uğrar. Bu yüzden genelde katılımcılar birbirini iyi tanıyan, aralarında güven ilişkisi olan kişilerden seçilir. Akrabalık, komşuluk veya uzun yıllara dayanan arkadaşlık bağları bu güveni tesis eder. Aksi durumda, resmi bir sözleşme olmadığı için hukuki yaptırım yoktur; sosyal itibar ve karşılıklı güven en büyük teminattır.
Altın günlerinde geleneksel olarak hediye edilen birim gram / çeyrek / yarım ya da tam altındır. Bunun nedeni altının Türk kültüründe geleneksel birikim aracı olması ve enflasyona karşı değerini korumasıdır. Hakikaten, Türkiye’de “yastık altı” tabir edilen evde altın biriktirme geleneği çok yaygındır ve hanelerde tutulduğu tahmin edilen altın miktarı 5.000 tonu bulmaktadır. Altın günleri de bu geleneğin bir parçası olarak, altını dolaşıma sokmadan birikim yapmanın yolu gibidir. Bununla birlikte, altın yerine nakit para kullanılan veya farklı döviz cinsinden yapılan günler de vardır. Kimi gruplar çeyrek altın yerine her ay belli bir miktar Türk Lirası toplar (örn. “lira günü”), kimileri de özellikle döviz tercih ederek “dolar günü” veya “euro günü” düzenler. Örneğin son yıllarda yüksek enflasyon nedeniyle altın ya da döviz günleri daha çok tercih edilir hale gelmiştir.
Sadece Kadınlara Özgü Değil: Erkeklerin Altın Günü ve Farklı Versiyonlar
Toplumda altın günü denince akla genellikle “gün yapan teyzeler” gelse de, bu dayanışma modelinin sadece kadınlarla sınırlı olmadığını belirtmek gerekir. Erkekler de altın günü yapar, ancak bunu kendi ilgi alanlarına veya ortamlarına uyarlayarak farklı isim ve biçimlerde gerçekleştirebilirler. Son yıllarda medyada yer bulan ilginç bir örnek, Isparta ilinde klasik otomobil tutkunu bir grup erkeğin düzenlediği “sanayi kokulu altın günü”dür. Yaklaşık 45 üyeli “Kulüp 124-131” adlı bu topluluk, her ay sanayi sitesinde toplanarak aralarında para topluyor ve sırayla bir üyeye bu birikimi hediye ediyor. Bu sayede seçilen üye, klasik arabasına yeni bir parça veya aksesuar alabiliyor, hobisini destekleyebiliyor. Kulüp başkanı Kadir Özkan, “Kadınlarda altın günü varsa bizde de klasik araçların günü olsun istedik” diyerek bu fikri hayata geçirdiklerini söylüyor. “Araçlar bahane, dostluklar şahane” mottosuyla hareket eden grup, amaçlarının aslında bir arada olmak ve paylaşmak olduğunu vurguluyor. Bu örnek gösteriyor ki altın gününün özündeki dayanışma ve sırayla birbirine destek olma fikri, farklı ilgi alanları etrafında toplanan erkek gruplarınca da benimsenebiliyor.
Benzer biçimde, bazı iş yeri arkadaşları da kendi aralarında “para günü” düzenlemektedir. Örneğin bir ofisteki 10 çalışan, her ay belirli miktar para toplayıp ayın şanslı kişisine vererek rotasyonlu bir fon oluşturabilir. Halk arasında erkekler arasında yapılan bu tip organizasyonlara bazen esprili bir şekilde “gram altın günü” de denir (çünkü herkes maaş alınca bir gram altın parasını ortaya koyar). Bu sayede hem iş arkadaşları arasında bir motivasyon ve birlik duygusu oluşur, hem de her ay bir kişi toplu bir ödemeye kavuşur.Yine esnaf grupları, dernekler veya hemşehri toplulukları da benzeri sıra yardımlaşmaları yaparak dayanışma geleneğini sürdürür.
Bir diğer ilginç varyasyon da bazı yörelerde görülen hayır amaçlı günlerdir. Örneğin bir grup, toplanan altınları sırayla kendi arasında almak yerine, ortak bir amaç için biriktirmeyi seçebilir. Kimi zaman cami yapımı, okul yardımı veya ihtiyacı olan bir aileye destek için altın günü mantığında para toplanıp topluca bağışlandığı da olur. Bu durumda da yine herkes küçük katkılarla büyük bir meblağ oluşturmuş ve bunu toplumsal faydaya yönlendirmiş olur.
Ekonomik Boyut: Küçük Birikimlerle Faizsiz Kredi
Altın gününün ekonomik işlevi, rotating savings and credit association (ROSCA) olarak bilinen finansal mekanizmaya karşılık gelir. Bu sistem, gelişmekte olan ülkelerde ve göçmen topluluklarda sıkça görülen, üyelerin düzenli olarak eşit miktarda para koyup sırayla bu parayı topluca aldığı bir tür informal (gayriresmî) bankacılık modelidir. Özellikle bankacılık sistemine erişimi kısıtlı olan kesimler veya faiz hassasiyeti sebebiyle bankadan borç almak istemeyenler için altın günü çok cazip bir alternatiftir. Bu yolla kimse faiz ödemez, herkes aslında kendi birikimini yapar ama disiplinli bir şekilde ve toplu ödeme avantajıyla bunu gerçekleştirir.
Ekonomik açıdan bakıldığında altın gününün avantajları şunlardır:
- Disiplinli Tasarruf: Kişiler tek başına kenara para koymakta zorlanabilir, fakat grup halinde belirli bir taahhüde girildiğinde aksatma olasılığı azalır. Akran baskısı ve sosyal sorumluluk duygusu, düzenli ödeme yapmayı teşvik eder.
- Toplu Para İmkanı: Sırası gelen kişi, küçük aylık birikimlerle normalde uzun sürede biriktireceği meblağa tek seferde kavuşur. Bu sayede ev, araba, beyaz eşya alımı, iş kurma gibi büyük harcamalar daha erken gerçekleşebilir.
- Faizsiz ve Masrafsız: Altın gününde alınan para borç olmadığından geri öderken faiz veya ekstradan bir maliyet yükü yoktur. Sadece sıranızı beklemiş olursunuz. Banka kredilerindeki gibi faiz, dosya masrafı, sigorta vb. giderler burada söz konusu değildir.
- Güvenli Ortam: Resmiyette garanti olmasa da, insanlar tanıdık çevreleriyle yaptıkları için kendilerini güvende hissederler. Kendi aralarında kuralları belirlerler ve genelde kimsenin mağdur olmaması için herkes sorumluluğunu yerine getirir. Aksi davranan olursa, sosyal çevrede itibar kaybeder ki bu caydırıcıdır.
Diğer yandan altın gününün riskleri veya dezavantajları da yok değil:
Grup tamamen güvene dayalı olduğu için, eğer bir üye ani bir şekilde gruptan ayrılır veya ödeme yapmayı bırakırsa kalanlar zarar görebilir. Özellikle döngünün başlarında toplu parayı alıp daha sonra ödemelerini yapmayan biri çıkarsa, diğerleri açıkta kalabilir. Bu nedenle bazı gruplar, yeni tanıdıkları kişileri hemen kabul etmez, önce güven oluştururlar. Hatta kimi zaman gruptan ayrılmak isteyen olursa, yerine güvenilir birini bulması koşulu konur. Yine de bu tür olumsuz örnekler nadir yaşanır; zira altın günü genelde akrabalık ve uzun süreli dostluk bağlarının olduğu ortamlarda gelişir. Nitekim Denizli’de yaşanan bir olayda, bir kişinin iş arkadaşlarından kurduğu altın günü grubunu suistimal ederek 1,2 milyon TL değerinde altını topladıktan sonra ortadan kaybolması manşetlere çıkmış, bu da “güvene dayalı sözleşmeler”in risklerini gündeme getirmiştir. Ancak bu istisnai durumlar, genel olarak altın gününün geleneksel güvenilirliğini çok sarsmamıştır.
Altın günleri yoluyla biriken sermaye küçük çaplı da olsa ekonomide belirli bir hareketlilik yaratır. Örneğin ev kadınlarının altın gününden aldıkları toplu paralarla yaptıkları harcamalar (çeyiz alışverişi, ev eşyası, çocuk eğitimi vb.), aslında kayıt dışı sayılabilecek bir mikro-finansman mekanizmasının toplumdaki ekonomik döngüye katkısıdır. Devlet de son yıllarda hane halkının yastık altında tuttuğu altın ve parayı ekonomiye kazandırmak için çeşitli adımlar atmıştır. Bankalar “altın hesabı” açarak belli günlerde fiziki altın kabulü yapmakta, hatta bazı katılım bankaları “altın günleri” düzenleyerek vatandaşların evlerindeki ziynet altınlarını getirmesini teşvik etmektedir. Bir adım ötesinde, bazı finansman şirketleri altın günü prensibini çok daha büyük ölçeklere uyarlamıştır. Örneğin “tasarrufa dayalı faizsiz finansman sistemi”yle konut edindiren şirketler (Finansevim, Eminevim vb.), aslında başvuranları gruplara ayırıp kura ile her ay birine toplu para vererek ev almasını sağlayan sistemi yürütüyorlar. Bu yöntem açıkça altın günü kurallarının kurumsallaştırılmış hali olarak tanımlanmıştır. Böylece insanlar bankadan kredi çekmeden, dayanışma yoluyla ev sahibi olabilmektedir.
Modern Dönemde Değişimler ve Dijital Altın Günü
Günümüzün ekonomik ve sosyal koşulları, altın günü geleneğini de dönüştürmeye başlamıştır. Özellikle yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı, ev sahibine düşen yükü artırmıştır. Evde geniş bir yiyecek sofrası hazırlamanın maliyeti yükseldiği için, eskiden ayda bir toplanan gruplar şimdi daha seyrek buluşmayı tercih edebilmektedir.
Öte yandan, teknoloji ve dijitalleşme de altın gününe yeni bir boyut kazandırdı. Artık akıllı telefon uygulamaları üzerinden insanlar dijital altın günü grupları kurup yönetebiliyorlar. (DostPara tam da bu şekilde “dijital altın günü sistemi” oluşturmanıza olanak sağlayarak aile ve arkadaş gruplarının birlikte birikim yapmasını kolaylaştıran bir mobil uygulama olarak piyasaya çıkmıştır.) Bu tip uygulamalar sayesinde, coğrafi olarak bir araya gelme imkânı olmayan kişiler dahi (örneğin farklı şehirlerde yaşayan akrabalar, pandemi döneminde evde kalanlar veya yurt dışındaki Türk diasporası) online olarak buluşup altın günü yapabilmiştir. Nitekim COVID-19 pandemi döneminde bazı hanımların telekonferans ile gün yaparak hem sohbeti sürdürüp hem de dijital olarak para topladığı haberleri medyada yer almıştır.

Dijital altın günlerinin bir avantajı da şeffaflık ve takip kolaylığıdır. Uygulamalar genellikle kimin ne zaman ödeme yapacağı, kimin sırada olduğu, ne kadar biriktiği gibi bilgileri anlık göstererek olası anlaşmazlıkların önüne geçer. Ayrıca hatırlatıcı bildirimler ile ödemelerin zamanında yapılması sağlanır. Öte yandan, dijitalleşmeyle birlikte altın günü geleneğinin sosyal boyutu bir miktar zayıflayabilir; zira esas keyfi, insanların buluşup sohbet ettiği ortamlardır. Bu nedenle kimileri “parayı dijitalden biriktirsek bile yine de arada buluşup bir kahve içeriz” diyerek her iki yöntemi harmanlamayı tercih edebilir.
Türkiye Dışında Benzer Uygulamalar
Altın günü benzeri dönüşümlü para biriktirme uygulamaları sadece Türkiye’ye özgü olmayıp, dünya genelinde pek çok kültürde çeşitli isimler altında mevcuttur. Ekonomistler bunları genel olarak Rotating Savings and Credit Association (ROSCA) olarak adlandırır. Fakat elbette her ülke ve kültür kendi dilinde ve kendi usullerince bu geleneği yaşatmıştır. Örneğin:
- Latin Amerika’da Meksika başta olmak üzere birçok ülkede “tanda” veya “cundina” adıyla benzer para döngüleri kurulur. Aile ve arkadaş grupları belirli periyotlarla para toplayıp sırayla bir üyeye verirler.
- Batı Afrika ve Karayipler’de Afro-karayip topluluklarında “susu” veya “partner/pardna” denilen sistemler asırlardır vardır. Özellikle Gana, Nijerya gibi ülkelerde ve diasporalarında susu yaygındır; Karayip göçmenleri bunu gittikleri ülkelere taşımıştır.
- Doğu Afrika’da “chama” (Kenya, Tanzanya vb.) olarak bilinen tasarruf grupları bulunur. Bu gruplar bazen yatırım amaçlı bile kullanılmakta, toplanan parayla ortak işlere girişilmektedir.
- Güney Asya’da Hindistan, Pakistan gibi ülkelerde “komite” veya “chit fund” denilen yapılanmalar çok yaygındır. Hindistan’daki chit fund sistemleri o kadar kurumsallaşmıştır ki, bazıları resmi şirketler halinde çalışır ve devlet tarafından düzenlenir. Pakistan’da “komite” adıyla aileler altın günü benzeri para günleri yapar. Bu bölgede bazı sistemlerde küçük bir kesintiyle açık artırma usulü kredi sağlama (bir tür faiz işlevi) de entegre edilmiştir, bu bakımdan Türk usulü altın gününden biraz ayrışır.
- Doğu Asya’da Çin’de “hui” adı verilen geleneksel para grupları çok eskilere, MÖ 200’lere kadar izlenebilir. Kore’de “kye”, Japonya’da “tanomoshi”, Filipinler’de “paluwagan” gibi isimlerle anılan benzer dayanışma sandıkları vardır.
- Orta Doğu ve Arap ülkelerinde Mısır’da “gameeya”, Sudan’da “sanduk” gibi adlarla, genellikle komşu ve akraba kadınların bir araya geldiği altın günü benzeri organizasyonlar yaygındır. Bu bölgelerde de çoğunlukla altın veya nakit toplanır, İslami finans geleneğinde faizsiz olması nedeniyle makbul görülür.
Görüldüğü gibi, dünyanın dört bir yanında altın günü kavramı farklı adlarla yaşatılmaktadır. Hepsinin ortak noktası, karşılıklı güven, düzenli katkı ve dönüşümlü ödeme prensibi üzerine kurulmalarıdır. Bu yöntemler, bankacılık hizmetlerinin ulaşamadığı veya kültürel olarak tercih edilmediği toplum kesimlerinde adeta bir mikro-finans kurumu gibi çalışır. Göçmen topluluklar da yeni yerleştikleri ülkelerde bu geleneklerini sürdürerek hem birbirlerine destek olurlar hem kültürel bağlarını korurlar. Örneğin Avrupa’da yaşayan Türk diasporası içinde altın günü düzenleyen pek çok kadın grubu bulunmaktadır; bu sayede hem memleketlerinden bir geleneği devam ettirirler hem de bulundukları yerde bir dayanışma ağı kurmuş olurlar. Benzer şekilde, Afrika ve Asya’dan göçen topluluklar Londra, New York gibi metropollerde kendi “money club” (para kulübü) kültürlerini yaşatmaktadır.
Sosyal ve Kültürel Etkiler
Altın gününün belki de en önemli yönü, sağladığı sosyal etkileşim ve kültürel devamlılıktır. Özellikle geçmişte kadınların sosyal hayatı kısıtlıyken, altın günleri onların kendi dünyalarını kurdukları, deneyim ve bilgi paylaştıkları, birlikte eğlenip dertleştikleri özel alanlar olmuştur. Bu toplantılarda yemek tariflerinden örgü modellerine, çocuk terbiyesinden mahalle haberlerine kadar her türlü bilgi alışverişi yapılır. Hatta kimi zaman aile içi sorunlar, sağlık meseleleri bile bu dost meclislerinde konuşulur ve ortak akıl oluşturulur. Bu yönüyle altın günleri kadınlar arasındaki dayanışmanın ve bilgi aktarımının önemli bir mekânıdır. Örneğin bir altın günü teyzesi, genç gelinlere elişi motifleri öğretebilir veya tecrübeli bir anne, yeni annelere çocuk bakımıyla ilgili tüyolar verebilir. Bu şekilde kuşaklar arası kültürel aktarım da sağlanmış olur.
Altın günleri aynı zamanda bir statü ve özgüven alanı da yaratır. Ev kadınları emek vererek hazırladıkları sofralarla takdir toplar, marifetlerini sergilerler. Giyim kuşamdan ev dekorasyonuna kadar herkes biraz özenir ve birbirinden ilham alır. Yani altın günü biraz da “kim ne yapmış, kimin kızı ne zaman evleniyor, kim hangi eşyayı aldı” gibi sosyal merakların giderildiği bir sahnedir. Bu yönüyle mahalle yaşamının, geleneksel komşuluk ilişkilerinin devamıdır.
Kültürel açıdan altın günü, Türkiye’de popüler kültüre de yansımıştır. Mizah kitaplarında, televizyon skeçlerinde sık sık gün yapan teyzeler tiplemesi yer alır. 2017 yapımı “Maide’nin Altın Günü” filmi, tam da bir altın günü buluşmasını merkezine alan komedi türünde bir yapımdır ve bu geleneğin ne kadar tanıdık olduğuna işaret eder. Yine Amsterdam merkezli Türk psikodelik müzik grubu Altın Gün, adını bu gelenekten ilhamla almıştır (belki de “Türk müziğinin altın günleri” anlamına da gönderme yaparak). Tüm bunlar, altın gününün sadece ekonomik bir etkinlik değil, aynı zamanda kültürel bir simge haline geldiğini gösterir.
Altın gününün toplumsal etkilerinden biri de kadınların finansal karar alma süreçlerine katılımını artırmasıdır. Evde genellikle eşinin kazancını yöneten ama kendi adına geliri olmayan kadınlar, altın günü sayesinde ellerine toplu bir para geçeceğini bildiklerinde bunun planlamasını yaparlar. Kimi bunu aile bütçesine katar, kimi kendi bir ihtiyacını karşılar, kimi de çocuğu veya ev için harcar. Her halükârda, bu para üzerinde tasarruf hakkı büyük oranda kendisine ait olur ve bu da bir tür finansal güçlenme sağlar. Ayrıca altın gününe katılan kadınlar arasında bir sosyal ağ oluşur; acil durumda birbirine borç verme, hasta ziyaretleri, düğün/nişan gibi durumlarda yardımlaşma gibi yan faydalar da doğar. Örneğin altın günü grupları zamanla birer yakın arkadaş grubuna dönüşür ve üyeler arasında ömür boyu sürecek dostluklar kurulabilir. Bazende esas kazanım maddi birikimin ötesinde ya da ona ek olarak dostluk birikimidir.
Sonuç olarak, altın günü Türkiye’nin hem ekonomik hem sosyokültürel yaşamında kendine özgü bir yere sahip, çok yönlü bir olgudur. Küçük altınlar etrafında örülen bu gelenek, insanlara hem maddi destek hem manevi güç sağlar. Değişen zamanlara uyum sağlayarak – kimi zaman dijitalleşerek, kimi zaman format değiştirerek – varlığını sürdürmesi de altın gününün ne denli köklü bir ihtiyaca cevap verdiğinin göstergesidir.
Altın günü kavramını tüm detaylarıyla anlamak, bize toplumda dayanışma ve güven olgusunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Eğer sizin de katıldığınız bir altın günü grubu varsa, siz bu geleneğin yaşayan bir parçasısınız demektir – belki ikramlarınızdaki lezzet sırrını paylaşan, belki sırası gelene bol bereket dileyen o gün teyzelerinden biri oldunuz. Bu güzel geleneğin nesiller boyu altın değerinde anılar biriktirmeye devam etmesi dileğiyle…
Kaynaklar:
- Altın günü geleneğinin tanımı ve işleyişi hakkında bilgi için: Taalhuis Amsterdam, “All about Altın Günü (Gold Day), traditional women’s gatherings in Turkey”.
- Altın gününün tarihsel gelişimi ve günümüzdeki değişimleri için: Emel Altay, Inside Turkey, “How inflation is forcing women’s traditional “Gold Day” gatherings to adapt”.
- Erkeklerin altın günü yapmasına örnek olarak: Hamza Tav, Niğde DMC Haber, “Erkeklerin sanayi kokulu ‘altın’ günü”.
- Tasarrufa dayalı finansman sistemlerinde altın günü kuralının kullanımı için: İnşaat Deryası, “Faizsiz Ev Sistemine İlgi Arttı”.
- Rotating savings (dönüşümlü tasarruf) sistemlerinin küresel örnekleri için: Bloom Money, “Names For Money Clubs Around The World” ve Investopedia, “Understanding ROSCA”.
- Türk kültüründe yastık altı altın birikimi ve ekonomik boyutu için: Hürriyet Daily News, “Turkey aims at 5,000 tons of gold savings”.
- Altın günü popüler kültürü ve geleneksel öğeleri için: Takvim Gazetesi, “Altın günü kuralları” başlıklı nostaljik yazı.



